37,9512$% -0.09
42,1893€% 1.35
49,1891£% 0.97
3.801,34%0,97
3.116,41%1,09
9.493,50%2,35
Kemalpaşa’nın Tarihsel ve Doğal Zenginlikleri
Kemalpaşa, bünyesinde pek çok bakımdan büyük zenginlikleri barındırıyor ama bunların ne kadarını hem Kemalpaşalılar’a hem İzmir bölgesine hem de Dünya geneline tanıtabiliyoruz derseniz; işte sanırım orada ciddi bir eksiklik var. Tarihî ve doğal alanlara sahip olmak, bir yerleşimin çok büyük artılarıdır ama eğer tanıtım yani PR yoksa bu çok da bir şey ifade etmiyor… Peki Kemalpaşa’nın evrensel ölçekte sahip olduğu değerler “ne’lerdir? İşte ben tam da bunları yazmaya çalıştım. Bence Kemalpaşa, “meşhur” ama “meçhul” yani bilinmeyen bir lokasyon…
Kuruluşu, elimizdeki en güvenilir kaynaklara göre MÖ. 6. yüzyıla kadar giden tarihî Nymphaion yerleşimi, bu tarihten önce Pers egemenliği altında bulunan bölgeler arasındaydı. Pers kralı Kiros, Nif Çayı kenarında çadırını kurduğu için bu çay, o dönemde Kiros Çayı olarak adlandırılmıştır. Makedonyalı İskender’in, Pers egemenliğini sonlandırarak bölgeye egemen olması; ama çok kısa bir sürede gücünü kaybetmesinden sonra, bölgede Bergama Krallığı ve Roma İmparatorluk egemenliğine tanıklık ederiz. Bu süreçte, Nymphaion yerleşiminde, Türklerin bölgeye gelişine kadar Bizans egemenliği kurulmuştur. Özellikle 4. Haçlı Seferi’nin hemen sonrasında kurulan İznik Bizans Devleti’nin fiilî başkenti olan Nymphaion, Laskaris Hanedanı’nın buraya bir imparatorluk sarayı yaptırması ve burada kuşaklar boyu ikamet etmeleri nedeniyle tarihte ilk kez ön plana çıkmıştır.
1313 yılında Saruhan Bey önderliğinde ilk kez Türkler’in egemenlik alanına giren Nymphaion, önce Yıldırım Beyazıt sonra da Çelebi Mehmet döneminde Osmanlı Devleti egemenliğine girmiştir. Bu süreç, Türkler tarafından artık “Nif” olarak telaffuz edilen yerleşimin, 25 Mayıs 1919’da Yunan işgaline uğramasından yaklaşık 3 yıl 3 ay sonra Mustafa Kemalpaşa önderliğinde Millî Mücadele askerlerince 8 Eylül 1922 tarihinde geri alınmasıyla tekrar ve sonsuza kadar Türk egemenliğine girmiştir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, Nif’in Yunan işgalinden kurtulmasından sonra 9 Eylül 1922 Cumartesi günü buraya gelmesi, İzmir’in işgalden kurtuluşunu buradan, büyük ölçüde telgraf yazışmalarından izlemesi, İzmir’in kurtuluşuna ilişkin yazışmaları Nif’ten takip etmesi ve en önemlisi zafer gecesini Nif yerleşiminde, günümüzde yaygın olarak bilinen adıyla Askerlik Şubesi’nde geçirmesi, işgal acısını yaşayan insanlar için çok anlamlıdır…
Önce “Nymphaion”, sonra “Nif”, günümüzde “Kemalpaşa” yerleşimi, aslında sandığınızdan çok daha fazla arkeolojik, tarihsel ve doğal zenginlik barındırıyor… Bunları bütüncül bir anlayışla sunmayı istedim açıkçası.
Karabel Hitit Kaya Kabartması
Kemalpaşa’nın dünya ölçeğinde sahip olduğu en önemli tarihsel değeri, MÖ 12. yüzyılda -yani günümüzden 3.200 yıl önce- yapılan Karabel Hitit Kaya Kabartması’dır. Kemalpaşa-Torbalı karayolunun 13. kilometresinde bulunan bu kabartma, Heredot’un eserinde bahsetmesinden beri tüm dünya tarihçileri ve Batılı arkeoglar tarafından bilinmektedir ancak 19. yüzyılın ilk yarısında Fransız tarihçi ve arkeolog Charles Teksier’in yeniden keşfiyle bilim adamlarının ilgisini çeken, Ege Bölgesi’nin en önemli anıtsal yapısı olarak dikkat çekilene kadar sırlarla dolu bir kabartma biçiminde tanımlanmıştır.
Elimizdeki tarihsel bulgular doğrultusunda, aslında 3.200 yıl önce Hititler tarafından yapılan bu kabartmanın bir sınır nişanı olduğu düşünülmektedir. Karabel Hitit Kaya Kabartması’na, dik ve kısa bir tırmanma şeridinden geçerek ulaşmak mümkündür.
Nif Kalesi
Nif Kalesi’nin, Roma döneminde yapıldığının düşünülmesine rağmen Pers dönemi kalıntılarının bulunmasıyla MÖ 5. yüzyılda ve öncesinde var olduğu bilinmektedir. “Kral Yolu” üzerindeki kervanların güvenliği için yapılan kale, Nymphaion’un stratejik önemi nedeniyle İznik Bizans İmparatoru III. İoannes Vatatzes tarafından 13. yüzyılda sağlamlaştırılmıştır.
Tarihe “Kont Drakula”, sanat dünyasına “Vampir Drakula” olarak geçen 3. Vlad Drakul, 2. Murat’ın emriyle uzun yıllar Nif Kalesi’nde zorunlu olarak ikamet etmiştir.
Günümüzde Nif Kalesi’nin çok az duvarı ve burç kalıntısı bulunmaktadır.
Kuşlu Çeşme
Dere Mesire Yeri’ne giden yol üzerinde Çarşı Camii’ne yakın bir konumdadır. Üzerinde simetrik biçimde bulunan iki kuş figürü bulunmasından dolayı bu adla anılmaktadır. Roma İmparatorluğu’nun bölgede egemen olduğu döneminde inşa edildiği düşünülmektedir.
Yakın dönemde restore edilmiş ve kitabesine göre Selaniklizâde tarafından, ölen kızı Tahire Hanım hayratı olarak 1828’de yeniden yaptırılmıştır.
Aslanlı Çeşme
Günümüzde, Kemalpaşa’nın Ziraat Bankası önünde bulunan Aslanlı Çeşme, erken Cumhuriyet Dönemi eserlerindendir. Dört kenarında, Anadolu Parsı ikonu bulunan ve eski Kemalpaşa’nın su verimliliğini yitirmesi nedeniyle günümüzde sadece anıtsa niteliğe sahiptir.
Laskaris Sarayı (Kız Kulesi)
Nif Kalesi’nin, Roma döneminde yapıldığının düşünülmesine rağmen Pers dönemi kalıntılarının bulunmasıyla MÖ 5. yüzyılda ve öncesinde var olduğu bilinmektedir. “Kral Yolu” üzerindeki kervanların güvenliği için yapılan kale, Nymphaion’un stratejik önemi nedeniyle İznik Bizans İmparatoru III. İoannes Vatatzes tarafından 13. yüzyılda sağlamlaştırılmıştır.
Tarihe “Kont Drakula”, sanat dünyasına “Vampir Drakula” olarak geçen 3. Vlad Drakul, 2. Murat’ın emriyle uzun yıllar Nif Kalesi’nde zorunlu olarak ikamet etmiştir.
Günümüzde Nif Kalesi’nin çok az duvarı ve burç kalıntısı bulunmaktadır.
Çarşı Camii
Kemalpaşa’nın en eski Türk-İslam yapısıdır. Bölgeye egemen olan Saruhan Bey’in torunu ve İlyas Bey’in oğlu olan Çelebi İshak Bey tarafından 14. yüzyılda yaptırılmıştır. Evliya Çelebi, caminin kapısının “ceviz ağacı levhasından ibretlik bukalemun nakışlı ve sanatlı” ve benzersiz olduğunu belirtir. Cami, ne yazık ki, 1888 yılında bilinmeyen bir nedenle çıkan yangınla harap olmuş 1890’da yeniden yapılmıştır.
Askerlik Şubesi (Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Anı Evi)
1884 yılında “Nif Redif Taburu” olarak inşa edilen yapı, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşını zaferle sonlandırdığı 9 Eylül 1922 gecesini burada geçirmesiyle tarihsel bir değer kazanmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın “Bütün hayatımda sevinçle geçirdiğim bir gece vardır. O gece, ordumuzun İzmir’e girdiği günün burada geçirdiğim gecesidir.” dediği geceyi bu binada geçirmiştir. Bina, restorasyon aşamasında olup “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Anı Evi” olarak düzenlenmesi planlanmaktadır.
Tarihî Hamam
15. yüzyılda Kemalpaşa’da varlığı bilinen iki hamamdan biridir. I. Murat ve Fatih Sultan Mehmet’in komutanlarından Malkoçoğlu Hamza Bey tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir. Yakın dönemde aslına uygun olarak restore edilen hamam, içinde bulunan soğukluk, ılıklık ve halvet odalarının yer aldığı, geleneksel Osmanlı hamam yapılarının günümüzde ayakta kalan nadir ve tipik örneklerindendir.
Zorunlu bir not: Çok başarılı bir restorasyon ile yeniden Kemalpaşa kent envanterine kazandırılan bu eser ne yazık ki işlevsel olarak kullanılamadığı için bir atık toplama alanı gibi kullanılmaktadır. Bu yapı, ilk görüşüm olarak bir restorasyon mucizesidir; bir harabe, bence bu kadar intizamlı bir biçimde yeniden hayat bulur… Ancak işlevsel olarak atıl kalması açıkçası çok üzücü.
Nif Evi
Dere Mesire Yeri’ne giden yol üzerindeki bir çıkmaz sokakta yer almaktadır. Kapısının üzerinde yer alan “HN 1874” yazılı levhasından bu tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır. İki katlı bir ev olan yapıda sivil mimarinin tüm detayları yer almaktadır. Evin bir iç avlusu ve kileri bulunmaktadır. Bir dönem Askerlik Şubesi olarak da kullanılan yapı yakın dönemde aslına uygun biçimde restore edilerek ziyarete açılmıştır. Binanın gelecekte “Kemalpaşa Kent Belleği ve Arşivi” olarak kullanılması planlanmaktadır.
Şeker Bayramı mı? Ramazan Bayramı mı?