Kemalpaşa Meclisinde Gerginlik: Siyasetin Dili Ne Olmalı?
Bugün Kemalpaşa Belediyesi Meclis Toplantısı’nın "Dilek ve Temenniler" bölümünde yaşanan tartışma ilçede gündem oldu. Belediye Başkanı Mehmet Türkmen, konuşma yaptığı sırada AK Parti sıralarından Grup Başkanvekili Recep Tayyip Taslak’ın sözlü müdahalesiyle karşılaştı. Başkan Türkmen'in verdiği tepki mecliste tansiyonu yükseltti:
“Ben size söz verince konuşacaksınız. Böyle müdahale etmeyeceksin. Sen bunu sürekli yapıyorsun. Yapma! Sen yapamazsın kardeşim, ben sana söz verince yaparsın. Ben sana söz vermeden söz alamazsın. Kes sesini!”
Bu sözlerin ardından meclis yayını kesildi. Yayından sonra neler yaşandığı, olayın nasıl sonuçlandığına dair elimizde bilgi yok.
Ardından AK Parti Kemalpaşa İlçe Başkanı Dr. Metin Yaşar bir basın açıklaması yayınladı. Biz de gazetecilik sorumluluğumuz gereği bu açıklamayı kamuoyuna ilettik.
Kemalpaşa’da gazetecilik yapan biri olarak, bu tür olaylara tarafsız ve objektif bakmak mesleki etik açısından önemlidir. Son üç haftadır Kemalpaşa Belediyesi'ni rayiç bedeller üzerinden oldukça sert bir şekilde eleştiriyorum. Bu eleştirilerimde de bir geri adım atmış değilim. Rayiç bedeller bana göre yüksektir ve adil değildir. Bu eleştiriler kamuoyunda olumlu ya da olumsuz yankı uyandırmış olabilir. Ancak benim görevim, kamuoyunu bilgilendirmektir.
Bu yazıyı okuduktan sonra bazıları çıkıp “Ümit R yaptı, belediyeyle barıştı, başkana yanaştı” diyebilir. Onlara da şunu söyleyeyim: Alâkası yok. Hala Kemalpaşa Belediyesi'nin bana göre yanlış olan her uygulamasını yazarım. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu zamana kadar yazdım, bundan sonra da yazacağım.
Ancak bu olay özelinde şunu ifade etmem gerekiyor. Belediye Meclislerinde oturumu yöneten kişi Belediye Başkanı’dır. Belediye Başkanı söz vermeden, oturum sırasında müdahale edilmesi hem Meclis teamüllerine hem de Belediye Meclisi Çalışma Yönetmeliği Madde 11’e aykırıdır. Siyasi nezaket ve meclis disiplini gereği sabırla söz verilmesini beklemek gerekir.
Aslında yukarıdaki konuşmanın geneline baktığımızda, Başkan Türkmen’in Recep Tayyip Taslak’ı oldukça normal bir tonla uyardığını görüyoruz. Olayın koptuğu an ise şu cümlede gerçekleşiyor: “Ben izin vermeden yapamazsın.” Bu noktada Taslak’ın “Yaparım” dediği anlaşılıyor. İşte o anda ipler kopuyor ve tartışma büyüyor.
Ancak şunu açık ve net bir şekilde belirtmem gerekir: “Kes sesini” ifadesi kesinlikle olmamıştır. Seçilmiş bir meclis üyesine bu hitapla seslenmek ne siyasi nezakete ne de demokratik teamüllere yakışır. Belediye Başkanı’nın burada kullandığı bu ifade kabul edilemezdir. Üslup açısından eleştiriyi fazlasıyla hak eden bu söz, tartışmanın en talihsiz anı olmuştur.
Yine de bu olayda temel sorunun, meclis düzenine uygun olmayan müdahalelerden kaynaklandığını da belirtmek zorundayım. Eğer bu olay başka bir partiden biriyle yaşansaydı yine aynı duruşu sergiler, aynı eleştiriyi yazardım. Burada mesele, meclisin saygınlığını korumaktır. Bu tarz tartışmaların tekrar yaşanmaması için her iki tarafın da daha sağduyulu olması gerekir.