34,2860$% 0.07
37,1098€% -0.05
44,6967£% 0.05
3.057,51%0,06
5.138,00%0,08
2478552฿%3.64647
İSTANBUL (AA) – BİRİZ ÖZBAKIR – Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Osman Çerezci, teknolojik gelişmelerle artan elektromanyetik kirliliğin tüm canlıları etkileyebildiğini, binalar inşa edilirken ısı, yalıtım gibi faktörlerin yanına elektromanyetik radyasyon faktörünün de katılması gerektiğini kaydetti.
Elektromanyetik kirliliğin etkileriyle ilgili AA muhabirine açıklama yapan Çerezci, bu kirlilik türünün, bilimsel literatürde çevre kirliliği olarak kabul edildiğini vurguladı.
İletişim araçları ve evlerde kullanılan birçok cihazın elektrikle çalıştığını, teknoloji ilerledikçe enerji kullanımının arttığını dile getiren Çerezci, çalışan tüm cihazların çevreye elektromanyetik radyasyon adı verilen ışık türü yaydığını bildirdi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2001’de elektromanyetik kirliliği kanserojen olarak duyurduğunun altını çizen Çerezci, elektromanyetik radyasyona aşırı derecede maruz kalan kişilerin yaşayabileceği sağlık sorunları hakkında, “Özellikle beyin rahatsızlıkları, sinir ve huzursuzluk gibi birtakım etkiler yaptığı artık çok açık bir şekilde görülüyor.” dedi.
Çerezci, sadece insanların değil hayvanların da elektromanyetik kirlilikten etkilendiğine dair araştırmalar bulunduğunu, yapılan bir araştırmada elektromanyetik kirliliğe maruz kalan bal arılarının üretkenliklerinde azalma tespit edildiğini aktardı.
– 3 ilçede yapılan araştırma sonucu
Çerezci, özellikle metropollerdeki elektromanyetik kirlilik seviyesinin diğer şehirlere göre fazla olduğunu, İstanbul’daki elektromanyetik kirliliğin 3,5 ile 4,2 V/m (Volt bölü metre) arasında değişkenlik gösterdiğini ve bu seviyenin artış eğiliminde olduğu uyarısı yaptı.
Ataşehir, Maltepe ve Kadıköy belediyeleriyle birlikte evlerde elektromanyetik kirlilik ölçüm çalışmaları yaptıklarını anlatan Çerezci, Kadıköy’de ölçülen elektromanyetik radyasyon seviyesinin 3,14, Ataşehir’de 3,42 ve Maltepe’de 3,71 V/m olduğu bilgisini paylaştı.
Çerezci, “Sınır, ülkemizde sürekli değiştiriliyor. Baz istasyonları kısmı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından yönetiliyor, ülkemizde olabildiğince limitlerin azaltılmasına çalışılıyor. Birkaç tane kademeli sınır var. İlk sınır; 9,15 volt/metre. Bizim biraz önce bahsettiğimiz 3-4 değerleri bu sınırın altında.” dedi.
Yüksek gerilim hattı veya endişe duyulacak bir trafo yakınında yaşayan kişilerin ne kadar elektromanyetik kirliliğe maruz kaldıklarını mutlaka ölçtürmeleri gerektiğini kaydeden Çerezci, bu ölçümlerin bireysel talepler üzerine yapılabileceğini hatırlattı.
– “Elektromanyetik kirlilik bir yerleşim parametresi olarak dikkate alınmalı”
Elektromanyetik radyasyona maruz kalmamak için elektrikli cihazların çalışmadıkları sürede mutlaka kapalı tutulması tavsiyesinde bulunan Çerezci, alınabilecek bireysel önlemleri şöyle sıraladı:
“Binalar inşa edilirken göz önünde bulundurulan ısı, yalıtım gibi faktörlerin yanına elektromanyetik radyasyon faktörü de katılmalı ve elektromanyetik kirlilik bir yerleşim parametresi olarak dikkate alınmalı. Evlerimizde oda tanzimine, odadaki ortamın, eşyaların yerleştirilme biçimlerine dikkat etmemiz gerekiyor. Mesela prizlerin bulunduğu yerlere çocuk yatağını yaklaştırmamak, başucu yapmamak lazım. Mikrodalga çalışıyorsa onun önünde belli bir mesafede durmak lazım, çalışma anında önünde beklememek gerekiyor. Bu tür önlemleri alarak, elektromanyetik radyasyon maruziyetini minimum seviyeye indirebiliriz.”
Özellikle uyku sürecinde cep telefonlarının kapalı tutulmasının ya da cep telefonunun baş ucundan uzak bir mesafede durmasının uyku kalitesini korumak açısından önemli olduğuna değinen Çerezci “Uyuduğumuz zaman fiziksel olarak bedenimiz dinleniyor gibi gözüküyor ama bu elektromanyetik alan kirliliğiyle vücudumuz alışveriş yapıyor, etkileşiyor dolayısıyla beynimizin dinlendiğini söyleyemeyiz. Kalktığımız zaman yorgun vaziyette ve güne sağlıklı bir şekilde başlama şansımız gerçekten çok az.” değerlendirmesini yaptı.
Kablosuz ağ bağlantılarının ve birçok uygulamanın daha hızlı ve pratik bir yolla hizmet vermesini amaçlayan 5G teknolojisinin elektromanyetik kirliliğine olası etkisinden de bahseden Çerezci, sözlerini şöyle tamamladı:
“Baz istasyonlarının, ilk çıktığı 2000-2001 yıllarında çevremizdeki elektromanyetik radyasyon seviyesi 0,1 volt bölü metrelerdeydi. Yani 1 birim bile değildi. Şehirlerde baz istasyonu ne kadar yayılırsa o kadar fazla elektromanyetik kirlilik artıyor. 5G’ler devreye girdiğinde daha sık kurulan baz istasyonları çevremizde olacak, bu bir gerçek ve bu değerin 2 kat artabileceğini de tahmin etmek mümkün.”
Teknolojik gelişmelerle artan elektromanyetik kirlilik sağlığı olumsuz etkiliyor
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.